Bu ülkede spor gerçekten güzel bir rekabet içinde yapılır, bunun en güzelini de “ezeli” sıfatı ile Fenerbahçe ve Galatasaray sergilerken, ki ben bu devre yetiştim, hava nasıl değişti, “Rekabet” sözcüğünün yerini, nasıl sporda asla olmaması gereken “düşman” kelimesi aldı, iyi düşünmek gerek..
Ben çocukken, Kadıköy’de “FenerbahçeGalatasaray Bayramı” yapılırdı.. Olimpik.. Yığınla sporda, sarı lacivert ve sarı kırmızı formalar yarışırdı.. Atletizm, yüzme, kürek, yelken başta.. Her iki kulübün taraftarları, gerçekten bayram havası içinde izlerlerdi, yarışmaları..
Bugün, geçiniz bayramı, bir FenerGalatasaray maç günü, üzerinde, ya da arabanda sarı kırmızı renkle Kadıköy’de dolaşmak insanı hastanelik edebilir..
Mesele sadece FenerbahçeGalatasaray ilişkilerinde olsa, bir ölçüde anlamak mümkün.. Ne var ki, düşmanlık, özellikle Fenerbahçe düşmanlığı nerdeyse bütün kentleri sarmış..
Fenerbahçe her gittiği stada ağır baskı altında kalıyor ve oynuyor. Taraftarları kent sokaklarında rahat dolaşamıyor..
Neden?.. “Düşman” sözcüğünü spor sözlüklerine, Fenerbahçe’nin bir önceki başkanı soktu ilk.. “Fenerbahçe düşmanları.. Fenerbahçe düşmanları..” tekrarlarını dilinden düşürmeyerek ilk tohumları ekti.. Ektiği sadece sözcük değildi. Konuşmaları, tavrı, tutumu ile öylesi nefret toplamaya başladı ki, hayalinde yarattığı “Fenerbahçe düşmanları” giderek gerçek olmaya başladı.
Onun ardından gelen Aziz Yıldırım döneminde ise Fenerbahçe düşmanlığı en ücra köşelere kadar yayıldı.
Niye başka kulüp değil de Fenerbahçe?..
Bugün ülkedeki Fenerbahçe nefretinin baş kahramanları Aziz Yıldırım, onun tetikçileri ve emrindeki Kutsal İttifak medyasıdır..
Bu tetikçiler ve medyanın, Fenerbahçe’nin de üstüne çıkardığı Aziz Yıldırım Kimliği, yurt çapında Fenerbahçe nefreti yaratıyorlar ve körüklüyorlar. Tetikçilerin adını anmaya gerek yok.. Aziz Yıldırım onları kullanıyor ve çöpe atıyor. Kutsal İttifak medyasını bu köşeyi okuyanlar zaten biliyor ve tanıyorlar. Bu yazının konusu onlar da değil. Bugün Aziz Yıldırım kimliği üzerinde durmak istiyorum..
Geçen hafta GalatasarayFenerbahçe voleybol maçından bir fotoğraf.. Aziz Yıldırım orada.. Bu güzel bir şey.. O gün kulübünün voleybol maçının olduğundan dahi habersiz Galatasaray Başkanı Özhan Canaydın’la mukayese ederseniz, hatta harika bir örnek, Yıldırım’ın minik, pespaye bir voleybol salonunda olması.. Hele günümüzde, FenerGalatasaray maçı olur da, olay olmaz mı?.. Gene ufak bir olay ve bakıyorsunuz Aziz Yıldırım, şeref tribününden kalkmış, kendisini olayların içine atmış.. Bu ilk mi?..
Hayır!.
Hangi Fener maçında olay varsa, Yıldırım olayın içinde.. Hatta polislerin görev yapmasını engelleyerek, onlara bağırıp çağırarak, emirler yağdırarak..
Neden?. Sen güvenlik sorumlusu musun?. Komiser misin?.. Bir kulüp, hem de Fenerbahçe gibi bir kulüp başkanı olmanın vekarı içinde gelsen ve gitsen olmaz mı?..,
Olmaz.. Çünkü tribünde popülizm var. Kendini kaldırıp oraya atarsan, holigan Fenerlilerin gözüne girersin.
Burası önemli.. Çünkü holigan çeteler kulüpte çok etkili.. Her kulüpte çok etkili ne yazık ki.. Holiganlara “Bakın sizinleyim” şovu yapmak, Aziz Yıldırım kongrelerinde çok yarar sağlar.. Peki bu durumlarda polisin gerçekten Yıldırım’a Emniyet Müdürü muamelesi yapmasına ne demeli?.
Geçen hafta Aziz Yıldırım bir başka olayla da manşetlere çıktı. Resmen eşek muamelesi yaptığı iki yönetici, başkanın kendisinden başkasını tanımaz, adam yerine koymaz, despot, tiran tutumuna daha fazla dayanamayıp istifa ettiler.. İlhan Ekşioğlu ve Rahmi Eyüpoğlu, hem de haksız yere, hem de herkesin içinde ilkokul öğrencileri gibi azarlanmayı gururlarına yediremediler ve gittiler..
Daha doğrusu “Gidenler kervanı”na eklendiler.. Türkiye Gazetesi “Yıldırım Değirmeni” diyor.. 40 kişiyi öğütmüş bugüne dek.. İçlerinde bu kulübün en sevilen, en sayılan, en tanınan isimleri var..
Uğur Dündar, Atilla Kıyat, Gürbüz Refioğlu, Sadettin Saran, Hakan Bilal Kutlualp, Orhan Eyüpoğlu.. Şadan Kalkavan, Selim Soydan, Ertuğrul Hataylı, Tahir Kıran, Murat Aşık, Hamdi Akın.. Daha kimler kimler..
8 yılda sıraya girenler sadece yöneticiler değil.. Tam 11 teknik direktör de nasibini almış Yıldırım’dan, takımı şampiyon yapanlar dahil..
Bariç, Cemşir Muratoğlu, Löw, Rıdvan Dilmen, Zeman, Turan Sofuoğlu, Mustafa Denizli, Lorant, Oğuz Çetin, Tamer Güney, Daum!.
40 yönetici, 11 teknik direktör.. Hepsi hatalı, hepsi yanlış, bir tek Aziz Yıldırım doğru.. Mümkün mü?..
Kutsal İttifak medyası Aziz Yıldırım’ı göklere çıkarmak için durmadan kaçak, yasadışı, ruhsatsız yapılan inşaat işlerini ileri sürüyor. Çünkü sportif başarı yok..
Sokağa atılan milyonlarca dolar karşılığında bu sekiz yıl içinde uluslararası alanda tek Fenerbahçe başarısı kayıtlı değil.. Türkiye standartlarının çok üzerinde fiyatlarla kurulan futbol takımları Avrupa’nın şamar oğlanı..
Aziz Yıldırım’ın Fenerbahçe’nin başında olması ve kalması, sadece kulübü değil, Türk sporu için de bir talihsizliktir.
Hıncal ULUÇ, 26.10.2006, SABAH
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder